KAPILARIN ARDINDAKİ EKİP
Ameliyathanelerde bazı zamanlar kapıların
önünde sevdikleri için nöbet tutan insanlar vardır. Ameliyathane önünde zaman
kolay geçmez, her ne olursa olsun o kapının önünde beklemenin insana verdiği
his çoğu zaman değişmez. Bazen ise merak edilir, içerisi nasıl bir yer? Kimler
ne yapıyor? Orada zaman nasıl geçiyor? İşte bu merak edilenleri sizlere
anlatacağım.
Saat sabahın 8’i ve
hasta burun ameliyatını beklemek üzere odasında. Gerekli tahliller
gerçekleştiriliyor, normalin dışında bir durumla karşılaşılmadığı takdirde
hastanın operasyona hazırlığı başlatılıyor. Hastaya, ameliyat öncesi gerginliği
ve korkuyu azaltmaya yardımcı olan “cesaret iğnesi” odadayken yapılıyor ve ameliyathaneye götürülmek
için son kontroller yapılıyor. Bu esnada ameliyat ekibi steril olmayan ortam
içerisinde bulunan soyunma odalarından yarı steril ortama geçiş yapıyor.
Ameliyat formalarının neden tekdüze ve yeşil olduğunu her zaman merak
etmişimdir. Bunun cevabı ise herkesin eşitliği ve bir uyarananın bulunmama
zorunluluğu. Ameliyathane her hasta mahrem bir yer. Burada hiçbir doktorun
hemşirenin personelin ayrımı yok. Hatta kadın-erkek ayrımı da yok. Orada herkes
bir nevi “cinsiyetsiz personel”. Bu sebeplerden dolayı herkes tek tip.
Artık hasta
ameliyathaneye getirildi, herhangi bir karışıklığın yaşanmaması için kimlik
doğrulaması yapıldı ve operasyon bölgesi işaretlendi. Ekip ile birliklte steril
ortamdayız. Sanki filmden bir kesit izlermişçesine operasyonu gerçekleştirecek
olan cerrahın ellerini fırça ile yıkamasını seyrediyorum. Buraya gelene kadar
şifreli kapılardan geçtik. Cerrah, hemşireler, anestezi teknisyeni, anestezi uzmanı
ve personel o herkesin merak ettiği odada hazırlıklara başladılar. Ameliyat
bohçaları açılıyor ve cerrahi aletler yerlerine diziliyor. Hasta artık ekibin
yanında. İlk tanıştığı anestezi ekibi oluyor. Hasta biraz gergindi, ortamın soğukluğu
kırılsın, stresli hava kaybolsun diye anestezi teknisyeni ona şarkı söylemeye
başladı. İşte o an hasta biraz daha rahatladı ve teknisyene eşlik etti bu
sırada verilen ilacın etkisi ile uykuya daldı.
Ekip çok tecrübeli ve rahat, onlar için gündelik
ve sıradan bir iş. Operasyon yapılacak bölgenin sterilizasyonu yapıldıktan
sonra müzik açıldı ve cerrah işine koyuldu. Çoğunuz okuyunca şaşırıp kendi
kendine soracaktır ameliyathanede müzik olur mu diye. Oluyor tabi hatta bence
çok normal bir durum. O robot gibi günde 7-8 ameliyata girenler de aslında
birer insan ve bu maratona dayanabilmek için onlar da bazı şeylere ihtiyaç
duyuyorlar. Kendilerine özel dikkat dağıtmayacak, rahatsız etmeyecek çalma
listeleri vardı. Böylece ortamdaki gerginlik notalar ile birlikte kayboluyor ve
ekibin odaklanma yetisi de artıyordu. Bir köşeden ameliyatı izlerken bazı
şeyler dikkatimi çekti. Eğer bir kişi diğeriyle yer değiştirecekse sırt sırta
verip öyle değişiyor. Bu durum kazara ellerin değmemesi için. Eller kesinlikle
bir başka yere veya başkasına temas etmiyor.
Operasyon sırasında
bazen ekip arasında konuşmalar yaşanıyor ancak kesinlikle gidişatı
etkileyebilecek türden değil. Zaten burada ne görüldüyse ne duyulduysa sanki o
odada mühürleniyor kesinlikle dışarı çıkmıyor. Bu konuda büyük titizlik var. Özel
hayat ve iş kesinlikle birbirine karıştırılmıyor ortada çok belirgin bir çizgi
var.
Bitime yakın
saatimi kontrol ettiğimde 3. saatin içindeydik. Operasyon bittikten sonra
anestezi ekibi hastayı yavaş yavaş uyandırıyor. Bir süre sonra hasta gözlerini
açtı ve yarım yarım da olsa uyumadan önceki söylediği şarkıya kaldığı yerden
devam etti. Tüm ekip de ona eşlik edince kendimi çok başka bir yerde hissettim.
Günün ilk ameliyatı
başarıyla tamamlandıktan sonra ekip az da olsa soluklanabilmek için dinlenme
odasına geçti. Aynı rutini bugün 4 kere daha uygulayacaklardı. Ameliyatlar
arasında bazen 20-25 dakika olabiliyor. Ancak bu durum olağanüstülüğü sıradan
hale getirmiş ve onu bir yaşam tarzı olarak benimsemiş insanlardan oluşan bu
ekip için zor değil.
Hiç yorum yok